ÇAĞDAŞ ASİMİLASYON Engin Erkiner

ÇAĞDAŞ ASİMİLASYON Engin Erkiner

Bütün kavramlar gibi asimilasyon da içerik olarak zamanla değişir. Kelime aynı kalır, içerik değişir. Ek olarak asimilasyonun çeşitleri vardır.

Tam asimilasyon göç eden kişinin yeni toplumda tümüyle erimesidir. Bunun için birkaç kuşak gereklidir ve göç edenle göç edilen toplum arasındaki benzerlikler asimilasyonu hızlandırır. Mesela aynı dini inanca sahip olunması gibi…

Din, kitle kültürünün önemli bileşenidir ve bu nedenle de Müslümanların batı toplumlarına uyumsuzluğundan söz edilir. Bu konuda yıllarca süren yanlış uygulamalardan sonra yeni asimilasyon anlayışına geçilmiş, camiler görünür duruma gelmiştir. İslam artık batı toplumlarının da parçasıdır ama bu İslam başka ülkelerin islamından farklıdır.

Bunu Alevilerde de açık olarak görmek mümkündür.

Kırsal alanda küçük köylerde yaşayanların Aleviliğiyle, büyük kentlerin Aleviliği birbirinden farklıdır. Büyük kentte uzun zamandır yaşayanlar burasının anlayışından kaçınılmaz olarak etkilenirler. Mesela eski dayanışmacılık kaybolur.

Bu etkilenmeyi Kürtlerde de görmek mümkündür. 

Gezi direnişi başlangıçta kuşkuyla karşılanmış, çözüm sürecini baltalamak için yapay olarak ortaya çıkarıldığı düşünülmüştü. Bu anlayışa aldırmayan İstanbul’daki Kürtler Gezi’ye katılmış ve kısa sürede Gezi ile ilgili kuşku ortadan kalkmıştı. Başka bir halkla en az 30 yıldır birlikte yaşayıp, ondan etkilenmemek mümkün değildir.

1990’lı yılların başlarında Yazın dergisine yöneltilen başlıca eleştiri, Türkçenin Almanya’da geleceğinin bulunmadığıydı. Dolayısıyla bu dergi de zorunlu olarak kaybolacak, hatırlayan bile olmayacaktı.

Birinci kuşak içine kapanarak Türk olarak kalmış, ikinci kuşak nereye ait olduğunu bilemeden büyümüştü. Üçüncü kuşak ve sonrakiler Alman olacaklardı.

Yaşanılan iletişim devrimiyle farklı bir gelişme ortaya çıkmış, uydu televizyonları evlere girmiş ve dördüncü kuşakta Almanca konuşan Türk milliyetçileri ortaya çıkmıştı. Burada da gerçekleşen bir çeşit asimilasyondur.

 Almanca Türkçeyi geriye itmiş ama eskiden de var olan Türk milliyetçiliğini ortadan kaldıramamıştı. Eskiden tek tip asimilasyon vardı ve temelinde önceki toplumla ilişkinin kesilmesi yatardı. Çağdaş asimilasyon ise çok bileşenlidir. Önceki toplumla ilişki kesilmemekte, eskinin ve yeni toplumun değerleri değişik oranlarda birbirine karışmaktadır.

Her durumda asimilasyonun tümüyle dışlanması, kişinin yeni çevresinin değerlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Eskisinden farklı olarak bu etkilenme çok parçalıdır. Yeni toplumun değerleri eskiyi büyük oranda yok etmemekte, onunla değişik düzeylerde bütünleşmektedir.

Asimilasyon eskiden tek tipti. Çağdaş asimilasyon ise çok çeşitlidir.

ÖNERİLEN İÇERİKLER

Yazar Postları

GÖÇMEN GÖÇMENE KARŞI Engin Erkiner

Almanya’da 1990’lı yıllarda ve öncesinde değişik göçmen grupları arasındadayanışma vardı. Aynı ülkenin göçmenlerinde bu dayanışma daha fazlaydı. Bu dayanışmadan hareketle bütün göçmenlerin birleşmesini isteyenler de çıkmıştı.Yaklaşık son on yıldır durum değişti, neredeyse tersine döndü.

MAFYA'NIN HAKİMİYETİ Menderes İnanç

Aylardır Türkiye'nın gündemine oturmuş olan siyaset, emniyet ve mafya ilişkileri ayuka çıkmış durumda. İlginç olan, başta ana muhalafet partisi ve toplumsal muhalefetin sıradan yaklaşmasıdır! birkaç açıklamanın dışında tepki vermemeleridir.

ESAS OLAN GÖÇTÜR Engin Erkiner

İnsanlık tarihinde esas olan göçtür, yerleşiklik değil. Taş devri insanı, insanlığın en uzun dönemidir, sürekli göç ederdi. Eğer göç ettiği alan boş değilse, başkaları varsa, genellikle onları kovmaya çalışırdı. İnsanlık tarihinde savaşlar sınıfların ortaya çıkmasından çok önce başlamıştır.

DİPTEN GELEN DALGA SAHİPSİZ KALMASIN Menderes İnanç

Türkiye yeni bir yol ayrımında. Uzun zamandır beceriksiz siyaset kurumunun algı operasyonları ile baskı altına alarak yönetilen ve iktidarın algı operasyonlarının etkisinde olan toplum kesimleri, güvenlikçi politikalar ve yoksulluğun tavan yapması ile birlikte bir çok olumsuzluğu fark etmiş

AKREP GİBİSİNİN KARDEŞİM ALİ RIZA GELİRLİ YAZDI

Savaşın ticari dayanaklarını sorguluyorsun; ahlaki dayanaklarından habersizsin kardeşim. Sana kardeşim diyorum, zira, aynı canlı varlığın üyesiyiz; başka bir sıfat bulamıyorum. Düşünmüyorsun savaşın yolları neden bu kadar kalabalık, barışın yollanır niçin bu kadar tenha diye.